Zaman Postası ve Pasaportu
Zamanın gizemi yüzyıllardır insan aklını
kurcalamıştır. Akıp giden, elde tutulmayan, birikmeyen özellikleriyle zaman
aslında insan aklının bir ürünüdür. Zamanı zaman yapan hiçbir şey yoktur. Ancak
zamanı gösteren araçlar zamanı var kılar. Bu bazen bir kum saati olur bazen
duvar saati bazense yalnızca bir direkten ibaret olan güneş saati…
Bir de zamanı göstermekle kalmayıp öteye taşıyanlar
vardır. Zamanda göçmenlik yapan postacılar bazen pasaport ile bir solucan
deliği yaratırcasına zamanda kayar gider. Postacının görevi emanet aldığı
zamana sadık kalmaktır.
‘Bak postacı geliyor’ şarkı sözünden de anlaşılacağı
üzere zaman taşıyıcıları olan postacılar beklentileri ve sürprizleri doğurur.
Zamanı var eden postacılar beklentilere yol açarak zamanın yine yok olmasını
sağlarlar, sadakat yok olup gider. Pencere pervazında bir kedi postacıyı
beklerken ise zaman usulca akıp gider…
Ne postacının ne de pasaportun olduğu yerde zamanı var
etmeyi can sıkıntısı üstlenir. Can sıkıntısı, zamanın varlığının farkına
varabilmektir. Kasvetle yaşamak ise zamanla kucaklaşmaktır. Bu kucaklaşma bazen
zamanda o kadar çoğalır ki zamanın kendisi kasvete dönüşür. Bir araç olarak
yolculuğuna başlayan kasvet kendisini özne kılar ve yine zaman yok olur.
Kasvetin ihanetine uğrayan zaman, kendini ancak uçan
bir kuşun özgürlüğünde tekrardan var eder. Kuş burada zaman için ne bir araçtır
ne de bir amaç. Ne zamana sadıktır ne zamanı bekler ne de ona ihanet eder. Ne
zamandan yanadır ne de ondan ayrı.
Yorumlar
Yorum Gönder